Allah razı olsun ve Allah mübarek etsin inşallah. Mesele, kitaptan okumak değil, diri bir gönülden okumakmış. Allah o ilimleri mutlaka gönüle vahyeder, ikram eder ve bize öğretir.
Kulunu kendine davet eden de kulunu kendine çeken de onun gönlüne vahyeden de Allah’tır. Allah kuluna ondan daha yakındır ve her şeyi bir vesileyle, bir sebeple yapar. Mesele doğru yerde, doğru vesileye sarılıp doğru yapmaktır. Ancak böyle kazanılır. Eğer doğru yerde olmazsak doğru yapsak bile kazanamayız. Doğru yerde doğru yapmak gerekir.
Mesela; Kâbe’ye gitmeye niyet ettiysek niyetimiz doğrudur, bir de yürümemiz gerekir. Kâbe’ye doğru değil de ters tarafa yürürsek hiçbir zaman Kâbe’ye varamayız; yani yanlış yere yürürüz. Yolumuzun doğru olması, Kâbe istikametinde olması gerekir ki orada yürürken Kâbe’ye varabilelim, muradımıza erebilelim, rabbimize kavuşabilelim, rabbimizle beraber olabilelim, rabbimizin rahmetini ve ikramını tadabilelim.
Allah ayeti kerimede; “…Allah hiç kimse için âdetini değiştirmez”[1] buyurur, âdet budur. Allah ayetlerde; "Allah’a karşı takva sahibi olun sadıklarla beraber olun."[2]"Allah’a vasıl olmak için (vesile arayın) vesileye sarılın"[3] buyurur. Vesileyi bulduğumuzda ona sarılmamız gerekir. Allah’a karşı sadakatini ortaya koyanlarla, ispatlayanlarla beraber olmaya ve onlarla beraber sadık olmaya çalışmamız gerekir.
Allah bizi sadıklardan eylesin, herhangi bir şekilde kibirlenenlerden eylemesin. "Ben biliyorum, ben bana yeterim" deyip kendini müstağni görenlerden eylemesin. Allah bizi kendini ciddiye alanlardan eylesin, rabbini ve ebedi hayatını ciddiye alanlardan eylesin.