Bütün varlık, bütün insanlar, güzelliğini mutlaka Allah’tan alır. Bu, bir bakış meselesidir. Kişi, çamura düşmüş, kendini kirletmiş olsa bile ona bakarken onun, Allah’ın yeryüzündeki halîfesi ve tecelligahı[1] olduğunu, gönlünün tecelligah olduğunu, o insanın üzerinde yedi kat göğü, arşı taşıdığını bilip öyle bakmak gerekiyor.
Onun için söylüyoruz; “Altın, mücevher çamura düşmekle değerini kaybetmez.” Çünkü o, yere düşmekle sadece kirlenmiştir. Bize düşen; onu temizlemektir, yıkamaktır, ona kendini yıkamayı öğretmektir, yolu göstermek ve yardım etmektir.
Allah, kuluna baktığında kendi güzelliğini kulunun üzerinde görmek ister. Allah kendi güzelliğini onun üzerinde görürse o kul; Allah’a ayna olur, halife olur, rabbini temsil eder, rabbinin güzelliğini üzerinde gösterir. Bunun için de yapılması gereken şey; rabbimizi zikretmektir, rabbimizi unutmamaktır, gönlümüzü ondan başka tarafa döndürmemek, gönlümüzde onun aşkının ve muhabbetinin olmasıdır. Hatta öyle ki o aşkın ve muhabbetin her zerremize tecelli edip aşk olmamızdır, olmaktır.
İnşallah hep beraber böyle yapmaya, böyle olmaya çalışıyoruz, çalışacağız. İnşallah Allah’ın güzelliği üzerimizde tecelli eder ve onun güzelliğini üzerimizde göstermiş oluruz.