Tâbi olmak; tabi olmak istediğimiz kişinin kulluğunu kabul etmek, ben de onun gibi bir kul olmak, onun iman ettiği gibi iman etmek istiyorum demektir. Ben de onun Allah’a teslim olduğu gibi teslim olmak, Allah’a karşı edepli olduğu gibi edepli olmak, Allah’ı bildiği, tanıdığı ve sevdiği gibi Allah’ı bilip, tanıyıp, sevmek istiyorum demektir. Kişi bunu söylediğinde karşısındaki kişiyi mürşidi olarak kabul etmiş demektir. Eğer kişi başka biri için, mürşidi kâmil olmayan, veli olmayan biri için “ben de bunun gibi olmak istiyorum” derse, o kişi onun mürşidi olmuş olur. Tâbiyet, tâbi olmak böyledir.
Tâbi olmak aynı zamanda mürşidinin izinde adım adım yürümektir. Eğer mürşidimiz Resulullah (s.a.v.)Efendimiz’e tâbi olmuş, onun izinde yürümüşse biz de mürşidimize tâbi olduğumuzda, ona uyduğumuzda Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e uymuş oluruz. Dolayısıyla Allah’ın kitabına, Kur’an’a uymuş oluruz. Zaten mürşitten gaye; kul olabilmek için Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e tâbi olmak, onu örnek almak ve Allah’ın kitabına uymaktır.