Allaha verdiğimiz söz başka, kula verdiğimiz söz elbette ki başkadır. Aradaki fark nedir, ne kadardır? -Allah ile kulu arasındaki fark neyse Allah’a verdiğimiz söz ile kuluna verdiğimiz söz arasındaki fark da bu kadar farklı ve bu kadar büyüktür. Allah’a verdiğimiz sözde, aynı zamanda kullara verdiğimiz veya vereceğimiz sözleri de yerine getireceğimize dair ahdetmiş oluyoruz.
Bununla beraber dünya hayatını yaşarken bazen sözlerimizi yerine getiremeyebiliriz; yani zahiri olarak verdiğimiz sözde bazen imkânsızlık olur, bazen Allah başka türlü tecelli eder ve gücümüz bunu tutmaya yetmez. Kim söylüyor bunu? -Allah söylüyor.
Allah ayeti kerimede: “…Yarın şunu şöyle yaparım deme!”[1] dedi. Bir başka ayette: “Allah dilerse (Allah izin verirse, inşallah) de.”[2] buyurdu; yani Allah izin vermezse onu yapamazsın, verdiğin sözü yerine getiremezsin, Allah’ın kullarına verdiğin söz de Allaha bağlıdır, Allah’ın emrine ve hükmüne bağlıdır demektir.
Manevi olarak Allah’a hangi sözü vermişsek Allah bizden hangi konuda söz almışsa bizim ona gücümüz yeter ve Allah bize yardım eder, gerekeni yapar; çünkü Allah bizi kendisine âbd olalım diye, Hz. İnsan olalım diye yaratmıştır. Bizi ebedi hayat için, cennet için yaratmıştır. Bunları kazanmaya çalışırken Allah’ın da Allah’ın da kuluna yardım edeceğine dair, bire on vereceğine dair vaadi vardır; ama kul yanlış yaptığında bire bir karşılık vardır.
Kulun Allah’a verdiği sözde gücü buna yeter; ama kullara verdiği sözde zahiri olarak gücü yetmeyebilir. Yetmediği için de bir kısmını yerine getirir, bir kısmını da elinde olmadan yerine getiremeyebilir. Kişiye düşen kullara verdiği sözü yerine getirmek için elinden geleni yapmaktır.
Kişi, Allah’a verdiği sözlerin hepsini yerine getirme gücüne sahiptir. Allah bu hali, bu gücü ona vermiştir, bu fıtratı ona vermiştir; bununla beraber bir de onu destekler ve ona yardım eder. Aradaki fark; gücü birine yetiyor ötekine yetmeyebilir