Hikmetini anlayabilmek için önce eşeği tanıyıp ne için yaratıldığına bakmak lazım.
Eşek; insanların yükünü taşımak için yaratılmış, bu yüzden sırtına yük verilince itiraz etmez ve onu nereye çekersen yükü oraya taşır. Tabi eşeğin başka özellikleri de var. Eşek iki halde Allah’ı zikreder; biri, acıkınca başlar bağırmaya diğeri ise şehvani duyguları kabarınca. Bu iki halde Allah’ı zikreder.
Eğer insan da böyle olursa; yani sadece evlilik ve rızıkla ilgili dua ederse onun sesi eşeğin sesi gibi manasındadır. Aynı zamanda eşekte aptallık vardır. Dikkat edersek hayvanların içinde yükü bir tek o taşıyor. Taşıdığı yükün ne olduğunu bile bilmiyor ve neyi yüklersek onu taşıyor.
Onun için Allah: “…Kitap yüklü merkep…”[1] dedi. Yani kendi yükünden habersiz olan kitap yüklü eşek dedi. Kitabı ezberlemiş, okumuş; ama onu sadece sırtında taşıyor, hayatında taşımıyor ve yaşamıyor. Ahlak itibarıyla okuduğu o kitapların bilgisini üzerinde gösteremiyor; yani insanın bilgisi, ilmi onda imana, ahlaka ve amele dönüşmemişse o da kitap yüklü eşek gibi ne taşıdığını bilmiyor, taşıdığı şeyin manasını bilmiyor ve anlamıyor demektir. Demek ki bir de onun anlama kabiliyetinden dolayı Allah eşeği örnek veriyor.
Allah ayette: ”…Aslandan kaçan yaban eşekleri gibi“[2] buyurdu. Eşek kaçarken mutlaka aslanı bir tehlike olarak gördüğü için kaçıyor. Allah burada insanlara kısaca; Allah’ın vahyini duyduğunuzda o yaban eşekleri gibi kaçıp yüz çevirmeyin, yaban eşekleri gibi kaçıp öyle tekme atmayın ve bunu da bir marifet saymayın diye buyurmuş oluyor. Kısaca bunu böyle anlamak gerekiyor.