Zekât malın kırkta biridir. Kırkta bir demek; yüzde iki buçuk demektir. Yani kırk bine bin, ikinci kırk bine de bir daha bin; geriye yirmi bin kalır bu da binin yarısıdır. Yaptı iki buçuk yani iki bin beş yüz.
Hz. Ali (a.s) Efendimiz’e biri;
-“ Benim ne kadar zekât vermem gerekir?” diye sormuş.
Hz. Ali (a.s) buyurdu ki;
-“ Senin için mi yoksa benim için mi? ”
Adam;
-“ Nasıl yani, zekât sizin için ya da bizim için ayrı ayrı mıdır?”
Hz. Ali (a.s) Efendimiz;
-“ Evet. Senin için kırkta birdir, benim için hepsidir.” dedi.
Neye göre hepsi?
-Allah ayeti kerimede; “… sana infak olarak neyi infak etmeleri gerektiğini soruyorlar. De ki; ihtiyaçtan fazlasını…”[1] buyurdu. Böyle olunca hepsini vermiş olur.
Elbette ki farz olan, şart olan, olmazsa olmaz olan, en az olan kırkta bir; yani yüzde iki buçuktur. Tabi bu paraya göre öyledir. Diğer mallara göre durum değişiyor; yani buğdaya göre, arpaya göre, hurmaya göre ya da büyükbaş, küçükbaş hayvanlara göre durum değişiyor.