Cennet hayatı bambaşka ve bu dünya ile kıyaslanmayacak bir hayattır. Evet, ikisi arasında bir benzerlik vardır; ama cennet bizim aklımızın almayacağı bir hayattır. Allah nasip ederse oraya gidince göreceğiz. Bununla beraber cennetin nasıl olacağının düşüncesi bile doğru olmaz. Cennet hayatı mutlaka çok özel bir hayattır. Belki birkaç kelimeyle bunu anlamak gerekir. Allah ayeti kerimede; “orada (cennette) her ne isterseniz vardır”^[1]buyurur; yani cennette bizim isteğimiz neyse Allah onu öyle takdir eder, öyle takdir etmiştir. Allah; “sen nasıl istiyorsan senin gibi olacak” dedi.

Cennet, Allah’ın kullarına olan muhabbetinin sonucudur; çünkü Allah kulunu sever, kulunun sevdiğini sever. Dünya hayatında Allah’ın bizim için sevdiğini sevmemiz, takdir ettiğini takdir etmemiz ve kabul etmemiz gerekir. Cennette ise Allah kulunun sevdiğini sever ve onun istediğini yaratır, verir. Onun için Allah ayetinde; “cennette istediğiniz her şey vardır” buyurur. Bununla beraber; “ne yana dönersen dön, bitmez, tükenmez bir saltanat vardır”^[2]buyurur.

Bitmez tükenmez bir saltanat ne demek?

Yani eğer cennete giden kişi erkekse tabiri caizse bir âlemin padişahı gibi, kadınsa kraliçesi gibidir. Onun için her istediği vardır. Onun için sadece böyle başörtüsü var mıdır, yok mudur diye düşünmek doğru değildir. O, bambaşka bir âlemdir. Allah, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e buyurdu ki; “gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, gönüllerin, kalbin fehmetmediği bir âlem, fehmetmediği nimetler hazırladım.”^[3]  Allah ayeti kerimede; “bir de hepsinin üzerinde Allah’ın rızası vardır”^[4]buyurur.

Allah’ın rızasını, nimetleri aklımız belki biraz kıyas yaparak, dünyaya göre anlamaya çalışır; ama Allah’ın rızasını anlayabilmek için o rızayı bir parça da olsa bu dünyada tatmak gerekir ki o nedir anlaşılsın. En büyüğü ve hepsinin üzerinde Allah’ın rızası vardır.