Vesvese, ya şeytandan ya da nefisten gelir. Gelen vesveselerden korunmak için yapılması gereken şey önce, şeytandan Allah’a sığınmaktır. Şeytandan Allah’a sığınmak için sadece dilimizle “e’uzubillahimineşşeytanirracim”[1] demek yetmez. Bir de gönül itibarıyla e’uzu besmele[2] çekmemiz gerekir.
Şeytan hangi vesveseyi verirse versin o, yalandır. O vesvese bizim için şerdir. Allah ayeti kerimede buyuruyordu: ‘’ …Allah sizi, karanlıklardan nura davet eder, şeytan da sizi, nurdan karanlıklara davet eder...’’[3] Şeytanın her daveti karanlıktır. O karanlığın karşısında bizim de şeytanın verdiği vesveseden kurtulmak için Allah’ın nuruna, Allah’ın vahyine icabet etmemiz gerekir. Hangi vesvese gelirse gelsin mutlaka; ‘’Acaba Allah bu konuda ne vahyetmiş, ne emretmiş, böyle bir durumda ne yaparsak Allah bizden razı olur ve bizi sever ?’’ diye düşünmemiz gerekir. Böyle yaptığımızda o vesveseden kurtulmuş oluruz.
Şeytanın verdiği vesveseyi ciddiye almak; şeytanı sevindirip onu ciddiye almak, onun verdiği vesveseye tâbi olmak, onu adım adım izlemek demektir. Böyle bir durumda bir de bakarız ki farkında olmadan şeytana âbd olmuşuz, şeytana kul olmuşuz. Bize düşen şeytana ve verdiği vesveseye değil, rabbimize tâbi olmaktır, rabbimizin vahyine tâbi olmaktır, rabbimizi ciddiye almaktır. Eğer rabbimizi ciddiye alırsak şeytanın verdiği vesveseden kurtulmuş oluruz inşallah.