“Min nefsin vâhidetin” kelimesinin zamiridir. Allah ayeti kerimede: “…Allah, bütün insanları tek bir nefisten yaratmıştır. Zevcesini ondan yaratmıştır…” [1]buyuruyor; dolayısıyla “minhe zevcehe” zamirleri, “bir tek nefis” ismine gidiyor.
Tek nefis, zahiri olarak Hz. Adem’in nefsidir. Bir de manevi olarak tek bir nefisten yaratılmıştır. Bu da Resulullah (s.a.v) Efendimiz’in nurudur; yani hakikiyat-i Muhammediyedir.
Allah bütün nurları Resulullah (s.a.v) Efendimiz’n nurundan yaratmıştır. İlk yarattığı varlık odur. Hz. Adem’in ruhu da o nurdan yaratılmıştır; yani zahiri olarak babamız Hz. Adem’dir, manevi olarak ise Resulullah (s.a.v) Efendimiz’dir. Resulullah (s.a.v) Efendimiz, Hz. Adem’in de manevi olarak babasıdır; çünkü onun ruhu da o nurdan yaratılmıştır.
Bununla beraber bazı âlimlerimiz bunu kabul etmeyebilir, edemeyebilir. Özellikle Levlâke levlâke lema halaktü'l eflâk[2] “Sen olmasaydın sen olmasaydın felekleri yaratmazdım” kudsi hadisini kabul edemeyebilirler.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz; “Allah’ın yarattığı ilk nur benim nurumdur.” [3] buyurmuştur. Hatta Allah’ın ilk yarattığı şey nedir diye soran sahabeye; “Allah’ın ilk yarattığı şey senin peygamberinin nurudur. Sonra Allah o nurdan aynî ile bütün insanların ruhlarını yarattı. Sonra “Sen olmasaydın sen olmasaydın felekleri yaratmazdım (âlemleri yaratmazdım, kainatı yaratmazdım)” [4] hitabını yaptı. Bu hitabı yaparken her bir insana tek tek yaptı.
Her bir insan kendini böyle bilmelidir; çünkü her biri aynı ruhu taşıyor. Resulullah (s.a.v) Efendimiz’in hakikiyat-ı Muhammediye nurundan aynî ile yarattı. Yani biri onu görürse ötekinden ayırt edemez; çünkü ondan tecelli etmiştir. Arada bir mertebe farkı vardır. Önce onu yaratıyor sonra o nur tecelli ediyor. Tecelli eden o nurdan her bir insanın ruhunu tek tek yaratıyor.
Bunu söylerken biz bunu sadece bir ilimle söylemiyoruz. Görmediğimiz, Allah’ın müşahade ettirmediği herhangi bir şeyi söylemekten, Allaha iftira etmekten Allaha sığınıyoruz. Bunun da böyle bilinmesi, böyle anlaşılması gerekir.