X
Kaynak

Namazın kazası var mıdır, kılınan kaza namazları önceki namazların yerine geçer mi?
Genişlet
Tarih: 05 Kasım 2015
Kategori: İslam
1,758 Kez İzlendi
0 Beğeni
Favorilere Ekle
Soru
Namazın kazası var mıdır, kılınan kaza namazları önceki namazların yerine geçer mi?
Sorunun Orijinali
NAMAZIN KAZASI VAR MIDIR, KILINAN KAZA NAMAZLARI ÖNCEDEN KILINMAYAN NAMAZIN YERİNE GEÇER Mİ?
Cevap
+Büyüt-Küçült

Kaza namazları önceden kılınmayan namazların yerine kesinlikle geçmez; çünkü namazın kazası olmaz. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadisi şerifinde; “eğer namazı ayakta kılamıyorsanız oturarak kılın, oturarak kılamıyorsanız yatarak kılın ( yatarak kılamıyorsanız, başınızla kılın. Başınızla kılamıyorsanız, gözlerinizle kılın )” [1] buyurur.

Allah ayeti kerimede; “su bulamazsanız, toprakla teyemmüm edin”[2] buyurur. Allah bütün kapıları kapattı; yani namaz kazaya kalsın diye herhangi bir müsaadede bulunmadı. Her hâlükârda mutlaka kılman gerekir demiş oldu. Neden? -Çünkü namazın kazası olmaz da ondan.

Allah, kulunu günde beş sefer huzuruna davet eder; “kulum gel halini arz et, gel kulluğunu, âşıklığını arz et. Koy başını secdeye ben yokum sen varsın, ben acizim, senin azametinin önünde yokluğumu kabul ediyor ve başımı yere koyuyorum de” diyor. Allah günde beş sefer davet ediyorsa mutlaka bu davete icabet etmeliyiz.

Diyelim ki; on gün namaz kılmadık ve “ben on gün önceki namazı şimdi kılayım” dedik, bu doğru olmaz. Namazı zamanında kılmamız gerekirdi.

Her anda kul olmaya çalışmamız gerekir. Beş vakit namaz da kulluğun gereğidir. Diyelim ki; memleketin büyüğü, valisi günde beş defa bizi çağırdı. On gün boyunca gitmedik. On birinci gün gittik; “ beni davet etmişsin, şimdiye kadar gelemedim. Hepsini birden kaza edelim” dersek kabul eder mi? -Etmez.  Bir vali, bir yetkili bile bunu kabul etmiyorsa Allah bunu nasıl kabul eder!

Allah bizi huzura davet ediyorsa ikram etmek için davet eder. Huzurunda kuluna neyi ikram edecek? Yakınlığını ikram edecek. Biri biriyle ne kadar çok konuşursa, sohbet ederse o kadar ona yakın olur, o kadar onunla samimi olur. Namazımız da bizi Allah ile samimi etmelidir. Bizi ona yakın yapmalıdır, bizi ona dost yapmalıdır.

İbadet ruhun gıdasıdır. Nasıl ki zahiri olarak vücudun ihtiyacını karşılamak için günde iki sefer, üç sefer yemek yiyorsak manevi olarak da gönlün gıdaya ihtiyacı vardır. Gönlün manevi gıdasını alması için Allah’ın huzuruna çıkmaya, Allah ile beraber olmaya, Allah’ a secde etmeye ihtiyacı vardır. Eğer on gün yemek yemezsek düşer bayılır ya da ölürüz. Aynı şekilde manevi olarak da gıdamızı almazsak yerde sürünürüz. Manevi ölüm olmasa bile hastalanırız, manevi olarak yerde sürünürüz. Dolayısıyla bir sürü yanlış yapar, bir sürü eksik yapar, bir sürü yanlış anlamalar yaparız; yani yanlış anlarız.

Eğer Allah ayeti kerimede; “namaz sizi her türlü aşırılıktan alıkoyar”[3] buyurduysa bu durumda namaz kılmazsak aşırı gider ve haddimizi aşarız. O aşırılıktan korunmak için vücudun, gönlün manevi gıdayı alması gerekir, hastalanmaması gerekir, rabbinin yolunda yürümesi gerekir. Namaz kulun manen yürümesi içindir. Dolayısıyla namazı zamanında kılmazsak onun telafisi mümkün değildir; onun için namazın kazası olmaz diyoruz.

Mesela Allah ayeti kerimede; “namazı ikame edin” diyor; ama namazı kaza edin demiyor. Oruç hakkında ise Allah ayette; “yolcu olur veya hasta olursanız tutamadığınız günler sayısınca o sayıyı tamamlayın” [4]buyurur. Yani orucu tutamayınca daha sonra tutamadığınız günler sayısınca tutun dedi. Orucu tut dedi; ama namazı kılamadığında kaza et demedi. Onu o günde, o vakitte kılman gerekir. Allah seni huzuruna ister, miraca davet eder. Yapmadıysan o geçti. Sonra onu kaza etmeye çalışırsan o sadece özür dilemek olur.

Elbette ki kul o anda Allah’ a yakınlık olarak bir şeyler kazanır; ama o namazın, vakit namazının yerini almaz, hiç alakası bile olmaz. Onun için namazın kazası olmaz. Herkes namazını vaktinde kılmaya çalışmalıdır.

Eğer biri kılamadıysa sabah ve öğle namazını, akşam ve yatsı namazını birbirine bağlamalıdır. Diyelim ki bir gün boyunca namaz kılamadık o beş vakit sabah namazından başlayıp yatsıya kadar hepsini peş peşe kılmamız ve namazı asla ertesi güne bırakmamamız gerekir. 

 


[1] Buhari, Taksiru’As-Salat, 19
[2] Maide/6
[3] Ankebut/45
[4] Bakara/185

Yorumlar
Yorum Yok
Yorum Yaz
Şimdi Gönder
Bize Ulaşın
Hakkımızda
Diyar tv

iletisim@soruvesorunlar.com

0312 336 70 48

Unutmayın;

"Cevabı olmayan hiçbir soru yoktur"

Muhammed Hüseyin (R.A)

Bu proje bir

soruvesorunlar.com 2015