X
Kaynak

Mehdi kimdir?
Genişlet
Tarih: 19 Aralık 2015
Kategori: İslam
2,480 Kez İzlendi
3 Beğeni
Favorilere Ekle
Soru
Mehdi kimdir?
Sorunun Orijinali
Hocamızın //mehdi// hakkında görüşü nedir?
Cevap
+Büyüt-Küçült

Mehdî; hidâyete ermiş ve hidâyete vesile olan demektir. Bu hidâyete vesîle olmayı en kâmil mânâda peygamber vârisleri ve mürşîd-i kâmiller yapar; ayrıca iman eden bütün mü’mînler, mehdî konumundadır. 

Kişi, gücünün yettiği kadar, ilmi, marifeti, sahip olduğu hikmeti, imanı, aşkı, muhabbeti kadar mehdîdir ve mehdî olmak zorundadır. Kişi mehdi olduğu kadarıyla hidâyete vesîle olur, insanları hidâyete erdirir.

Allah, Asr Suresi’nde buyuruyor: “Asra yemin olsun ki bütün insanlar hüsrandadır; iman edenler, sâlih amel işleyenler, (hakka davet edenler) hakkı tavsiye edenler, sabrı tavsiye edenler müstesna.”[1]

Hakka davet ederken, hakkı tavsiye ederken, sabra davet edip, sabrı tavsiye ederken bunu kişi kendisi yaşayıp tavsiye ettiği için o da mehdî konumundadır. Yapabildiği kadarıyla mehdîlikten ve hidâyetten nasîbini alır. Aldığı hidâyetle o da hidayete davet eder.

Birilerinin ‘’Mehdî gelecek ve bizi kurtaracak!’’ diye bir beklenti içinde olması kesinlikle yanlıştır! Allah ve Resûlü böyle bir şey söylemedi.

Mesela; âlimin biri 200 veya 500 yıl önce demiş ki; “Mehdiyi bekliyoruz.” ama gelmemiş.  100 sene sonra başka biri yine; “Mehdiyi bekliyoruz.” demiş. ‘’Ha geldi ha gelecek!’’ Ama yine gelmemiş.

Neden mü’minleri kandırmaya çalışıyorsunuz? Mehdîyi beklemek yerine mehdî olmaya çalışmamız gerekmez mi?

Böyle bir inanış bizi tembelliğe ve bir şey yapmamaya sevk eder. ‘’Nasıl olsa mehdî gelecek, kurtla kuzu beraber otlayacak, herkes zengin olacak, herkes malını ne yapacağını bilemeyecek, zekâtını verecek fakir bulamayacak.” Böyle bir şey yok, böyle olursa imtihan olmaz. Kıyamete kadar bu böyledir.

Eğer imtihan varsa fakir de olacak, zengin de olacak, hak da olacak, bâtıl da olacak, iman da olacak, küfür de olacak ki o imtihan esnasında imanımızı ortaya koyup cihadımızı yapıp kazanalım. Mehdi gelecek olsaydı mutlaka Resulullah (s.a.v) Efendimiz’in döneminde gelmesi gerekirdi. ‘’Biri gelecek bizi kurtaracak.’’ diye düşünmek insanın kendi kendisini kandırmasıdır.

Allah ayeti kerimede buyuruyor ki: “Herkese çalışmasının  (çabasının, gayretinin koşmasının) karşılığı vardır.  Zerre kadar yaptığınız hayır zerre kadar yaptığınız şer mutlaka önünüze gelir.”[2]  Kişi ne yaptıysa kendi yaptığı şey önüne gelir.

Hayat, baştan sona imtihandır.  Allah ayeti kerimede buyuruyor: ”Andolsun ki sizi imtihana tâbi tutacağız..!”[3] “Mallarınızla canlarınızla evlatlarınızla ticaretinizle hem iyilikle hem kötülükle sizi imtihana tâbi tutacağız...”[4] Bize düşen o imtihanı kazanmaya çalışmaktır. Eğer biz mehdi olmazsak o imtihanı kazanmamız mümkün olmaz.

En kâmil mânadaki mehdîler kimlerdir?

- Mürşîd-i kâmiller ve peygamber vârisleridir; çünkü hidayete davet edip hidayete vesîle olan onlardır. Eğer bu böyleyse en başta her zaman bir hidayetçi bir önder ve bir rehber vardır.

 Her devir, her asır mutlaka bir mehdîyle beraber hidâyete erer. Diğer hidâyetçiler de aynı şekilde ona yardım eder. Her zaman için bu böyledir. Elbette ki âhir zamanda kıyamet kopmadan önce son bir tane mehdî gelecek, o da kastedilen son mehdîdir; ama o zamana kadar mutlaka mehdîler gelmeye devam eder. İnsanlar ya o mehdîyle beraber olur, hidayete erer, o hidayeti saçar, hidayete davet eder ya da dalâlette kalırlar. Kişi, “Ben mehdiyi bekliyorum.” deyip beklerse bu, büyük bir yanlış, büyük bir gaflet olur.

 İçinde bulunduğumuz zamanda, mehdîyle mehdîlerle beraber olmaya çalışmamız gerekir. Onlarla beraber hidayeti taşıyıp mehdî olmamız gerekir. Bu vazîfe bütün mü’minlerin sırtındadır. Mehdî olma vazîfesi mü’minlerin boynunda ve sırtında bir emanettir. Bunu taşımaları gerekir. Yoksa birileri gelip yalan yanlış düşüncelerle o emaneti taşımaya çalışacaktır.

‘’Bana bu hesap sorulmaz.” demek kendini mü’min saymamaktır, Allah’ın Resûlüne tâbi saymamaktır, kendini sorumlu saymamaktır.

Her mü’min mutlaka mehdî olduğunu ve olması gerektiğini bilmelidir.

Ne kadar?

- Gücü, ilmi, mârifeti, hikmeti ne kadarsa o kadar. Eğer Allah, ona bu sorumluluğu yüklemişse o, bu sorumluluğu taşımalıdır. Allah, insanlar içinden birini çıkarıp ‘’Bu sorumluluğu sana yükledim.’’ demez. Bu sorumluluğu ve nimeti çabamızla gayretimizle kazanmamız gerekir.

 

 



[1] Asr /2-3

[2] Necm/ 39 / 41

[3] Muhammed /31

[4] Ali İmran /186


Yorumlar
Yorum Yok
Yorum Yaz
Şimdi Gönder
Bize Ulaşın
Hakkımızda
Diyar tv

iletisim@soruvesorunlar.com

0312 336 70 48

Unutmayın;

"Cevabı olmayan hiçbir soru yoktur"

Muhammed Hüseyin (R.A)

Bu proje bir

soruvesorunlar.com 2015