Allah hiç kimseye çekemeyeceği, taşıyamayacağı yükü yüklemez. Allah kuluna bir şeyi vermemişse onun hesabını sormaz; dolayısıyla neyi vermişse onun hesabını sorar.
Birinin kâfir olabilmesi için önce iman etmesi, daha sonra onu inkâr edip, üstünü kapatıp, “ben anlamadım” ya da “benim işime gelmedi” deyip kabul etmemesi gerekir. Yoksa cahil; yani bilmeyen sınıfına girer. Eğer ona İslam doğru bir şekilde anlatılmamış veya bir İslam düşmanı tarafından yanlış anlatılmışsa bu anlatmak değildir.
Eğer İslam doğru anlatılmamış o da bunu anlamamışsa bu durumda neyden sorumludur? Peygamberden ve Kur’an’dan sorumlu değildir. Bildiği kadarıyla, öğrendiği kadarıyla Allah’ a şirk koşmamaya çalışmışsa bu durumda Allah onu sadece imandan hesaba çeker, şirkten hesaba çeker.
Allah her kuluna akıl vermiştir, herkes rabbini bilecek kadar manevi olarak bir fıtrata ve imana sahiptir. Zaten kişi Allah’a şirk koşmayacak kadar aklını kullandığında bütün varlığın ve kâinatın bir tek sahibinin Allah olduğunu anlar. Fıtrat olarak da bu kişide mevcuttur ve aklı da bunu anlamak için yeterlidir.
O zaman o kul sadece Allah’ın zatından hesaba çekilir. Duymadığı için, işitmediği veya yanlış anlatıldığı için Allah’ a şirk koşup koşmadığından; yani “la ilahe İllallah” demekten hesaba çekilir.
Bununla beraber Allah bir insanı eğer kendisine kul olsun diye yaratmışsa, âbd olsun diye yaratmışsa, onun muradı üzerinde gerçekleşsin diye mutlaka ona vahyi bir şekilde ulaştırır. Buluğa ermeden ölenler hariç…
Buluğa ermeden ölenler hesaba çekilir mi?
Çekilmez. Onlar da bilmedikleri için, akılları kemale ermediği için ya da onlara vahiy ulaşmadığı için ondan sorumlu olmaz ve cennete gider. Bununla beraber Allah kullarına vahyini mutlaka ulaştırır. Allah, insan üzerindeki muradı gerçekleşsin diye ona hakikati öğretir. Bunu böyle anlamak gerekir. Bilmeyene kâfir denmez, cahil denir.
Peki, birine vahiy ulaşmazsa bu sorumluluk kime ait olur?
Bilenler ve iman edenler o imanı ulaştırmadıkları için, hakikati, İslam'ı ulaştırmadıkları için bu sorumluluk onlara ait olur. Gereğini yapmadıkları için eğer bir sorumluluk olursa o da onlaradır. Allah, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e ayeti kerimede; “bu vahyi sana ulaşabileceğin her yere ulaştırasın diye vahyediyoruz”[1]buyurur.
Bütün mü’minler de bu vahyi ulaştırmakla sorumludur. Onlar da ulaşabilecekleri, ulaştırabilecekleri her yere onu ulaştırıp, oraya ulaşmaları gerekir. Bu çaba ve gayretin içinde olmaları lazım ki bu sorumluluktan kurtulsunlar. Allah kullarına bunu mutlaka bir şekilde ulaştırır.
Allah eğer vahyini ulaştırmazsa kul ondan sorumlu değildir. Allah vermediği ve öğretmediği bir şeyin hesabını sormaz. Allah hesabını sorarsa kul; “ya rabbi bilmiyordum” der. Eğer buna rağmen “o kurtulmaz, cennete gitmez” dersek Allah’ı bilmedik ve hiç tanımadık demektir.