X
Kaynak

Ensar muhacir kardeşliği projesinin amacı nedir ?
Genişlet
Tarih: 27 Ağustos 2015
Kategori: İman
2,124 Kez İzlendi
1 Beğeni
Favorilere Ekle
Soru
Ensar muhacir kardeşliği projesinin amacı nedir ?
Cevap
+Büyüt-Küçült

Ensar muhacir kardeşliği sadece muhacir kardeşlerimizle sınırlı değildir. Tabi öncelikle bu projeye Diyarbakır’dan; yani bulunduğumuz yerden başladık. Diyarbakır’da ne kadar yardıma ihtiyacı olan kardeşlerimiz varsa öncelikle çalışanı olmayan,  genel olarak çalışanı ceza evinde bulunan veya yetim olan acil ihtiyaç sahipleridir. 

Bununla beraber dışarda olan kardeşlerimiz vardır. Birçoğu aile reisini kaybetmiş durumdadır. Bu ihtiyaç sahibi kardeşlerimizi ve özellikle muhacir olanları, ihtiyaçlarını karşılayabilecek olanlarla kardeş yapıyoruz. Kardeş yaparken de aynı zamanda takip ediyoruz. O yardımcı olan, ensar yaptığımız aileler ne kadar verebiliyorsa kendileri belirliyor. “Ben aylık bu kadar verebilirim” dediklerinde hangi aileye kardeş olmak daha doğrudur ve uygundur diye bakıyoruz.

Biri on kişilik aileye bakabiliyorsa on kişilik aileye kardeş yapıyoruz, iki kişilik aileye bakabiliyorsa iki kişilik aileye kardeş yapıyoruz. Aynı zamanda her ay onlara bir ödeme ve gıda yardımında bulunuyoruz. İnşallah bütün ihtiyaç sahiplerini özellikle muhacir kardeşlerimizi, yardım eden Ensar kardeşlerimizle kardeş yapıp bu ihtiyacı da böyle gidereceğiz. Bir de bunun sonucunda neler kazanacağımıza bakmamız gerekir.

Hesabı mutlaka Allah’a göre yapmamız gerekir. Biri bir kardeşine veya bir aileye yardım ettiğinde yardım eden neyi kazanır? -Bu sadece üç beş kuruş değildir. Bunun karşılığında kazanacağı öyle büyük nimetler vardır ki belki onları saatlerce anlatmak gerekir.

Biri bir kardeşine yardım ettiğinde öncelikle anlaması gereken şey nedir? –Allah, o yardım eden kuluna rahmetiyle tecelli eder. Onun üzerinde Allah’ın kerim ismi ve ikramı tecelli eder. Onlar kendi kardeşlerine yardım ettikleri için Allah’ın sevgisine mazhar olurlar. Allah’ın vedud ismi, ilah ismi, rezzak ismi onların gönlüne tecelli eder ve Allah’ın isimleriyle isimlenmiş olurlar.

Allah’ın her bir isminin tecellisi nurdur ve o, gönle tecelli eder. Dolayısıyla o kul Allah’a ayna olmuş, Allah’a yakın olmuş, Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanmış olur. Neye karşılık? -Kardeşine yardım etmesine, ikram etmesine karşılık kazanmış olur. Bir de ona kardeş olur ve onu sever. Bu muhabbeti Allah yaratır.

Allah ayeti kerimede; “siz daha önce birbirinize düşmanken, ateş çukurunun tam kenarındayken Allah sizi kurtardı. Allah sizi birbirinize sevdirdi.  Gönlünüze ülfeti, yakınlığı ve muhabbeti koydu. Eğer siz bütün dünyayı verseydiniz yapamazdınız”[1] buyurur. Demek ki bunu Allah yapar.

 Aynı şekilde muhacir kardeşlerimiz de bu nimeti kazanır. O da yardımı alırken kendisine vereni, ikram edeni Allah için sever. Ensar konumundaki kişi bu yardımı Allah için yaptığından dolayı muhacir konumundaki kişi de Allah’ın ilah ve vedud isminin tecellisini alır. Bununla beraber zahiri olarak da ensar konumundaki kardeşinden istifade etmiş olur.

Onlar birbirilerini Allah için sevince gönül beraberliği olur. Bunun yanı sıra  ahirette de  beraber olma imkânları olur. Zira kişi sevdiğiyle beraberdir. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz; “bir kul Allah’ın kulları için dua edip, bu duasını gerçekleştirip icraata dökerken Allah buyurur ki; ‘sen kulum için bunu istiyorken ben onun rabbi olarak ona bunu ikram etmez miyim? Ona da ikram ediyorum sana da ikram ediyorum’ buyurur.”[2] Rızkımız daralırsa yapmamız gereken şey ikram etmektir. Allah’ın bize ikram etmesini istersek bizim de ikram etmemiz gerekir. Allah’ın rahmetinin içine girmek için rahmet ve merhamet etmemiz gerekir. Allah’ın bizi sevmesini istersek bizim de sevmemiz gerekir. Allah için çabamızı ve gayretimizi sarf ettiğimizde Allah bize hem dünyada hem de ahirette ikram eder.

Elbette niyet, Allah’ın rızası ve ebedi hayattır; ama Allah dünyada da ikram eder. Onun için kardeşlerimize söyledik olur ki; “Ben yardım edemem” diye düşünebiliriz ama “siz bir başlayın Allah size de ikram eder ikram edeceğinize de ikram eder onu sizin üzerinizden ikram eder.” Kendimizi tek başımıza zannetmeyelim.

Diyelim ki; bir aileyi kardeş edindik. Bu durumda yapmamız gereken şey sadece kendi gücümüzle ona yardım etmeye çalışmak değildir. Komşularımıza, akrabalarımıza, yakınlarımıza ve yakından tanıdığımız esnafa da “benim böyle bir kardeş ailem var, ona yardım etmek için bana biraz yardımcı olabilir misiniz?” dememiz gerekir. Böylece bir de hayra vesile olup hem kendimiz kazanırız hem de onlara kazandırırız. Böyle olunca Allah bizi rahmetinin içine alır.

Resulullah (s.a.v.) Efendimiz; “siz birbirinize merhamet edin ki gökyüzündekiler de size merhamet etsin, siz birbirinize rahmet edin ki Allah da size rahmet etsin”[3] buyurur. Bu durumda hep beraber Allah’ın rahmetini kazanmış ve Allah’ın rahmetinin içine girmiş oluruz.

Hayatımızdan, olaylardan, meselelerden, birbirimizden şikayet ederiz, birbirimizi sevmediğimizden, birbirimize kardeş olmadığımızdan şikayet ederiz. İşte sana imkân! Ne buyurur Resulullah (s.a.v.) Efendimiz; “cennete giremezsiniz iman etmedikçe, iman etmiş olmazsınız birbirinizi sevmedikçe.”[4]

Resulullah (s.a.v.) Efendimiz bir başka hadisi şerifinde;

-“size birbirinizi seveceğiniz bir kelime öğreteyim mi?

Sahabe;

-evet ya Resulullah, deyince

Resulullah (s.a.v.) Efendimiz;

-tanıyıp tanımadığınıza selam verin”[5] buyurur.

Selam vermek demek, sadece selamun aleyküm demek değildir. Selam, Allah’ın ismidir. Karşımızdakine selam verdiğimizde “senin için cenneti istiyorum” demiş oluruz. Allah ayeti kerimede; “… şeytan sizi cehenneme davet eder, Allah da sizi selam yurduna davet eder…”[6] buyurur. Allah cennete “selam yurdu” dedi.

Bir de selam verdiğimizde; “senin için cenneti istiyorum, senin için selam yurdunu istiyorum, hem dünya selamını hem de ahiret selamını, selametini istiyorum” demiş oluruz. Kalbimizin bunu tasdik etmesi için samimiyetle ve gönülden söylemiş olmamız ve bunu fiilimizle de ortaya koymamız gerekir.

Eğer selamet istersek yardım etmemiz gerekir. Kardeşlerimizin nasıl bir sorunu, sıkıntısı, ihtiyacı ve nasıl bir derdi varsa o sorunu halletmeye çalışmamız, ihtiyacını da karşılamamız gerekir ki selam vermiş olalım. İşte selam böyle verilir, böyle verilmelidir. Böyle olunca ne olur? -Kardeş oluruz, birbirimizi sevmiş oluruz, iman etmiş, imanımızı ispatlamış ve sadıklardan olmuş oluruz. Yoksa söylediklerimizi amelimizle tasdik etmemiş, çabamız ve gayretimiz yeterli olmamış olur ve sadıklardan değil, yalancılardan olmuş oluruz.

Eğer bir yerde sorun sıkıntı varsa onun giderilmesi için rahmetin inmesi gerekir. İster bir aile, ister bir mahalle, isterse de bir şehir veya bir ülke olsun bu fark etmez. Birbirimize selam veremediğimiz, selamın gereğini yerine getiremediğimizde birbirimize rahmet, muhabbet, ikram olamadığımızda Allah rahmetini çeker ve oraya tecelli etmez. Bundan dolayı o yerde sorun sıkıntı olur. Bütün kavgalar, gürültüler, savaşlar, isyanlar Allah’ın, rahmetini çekmesinden dolayıdır. Allah’ın rahmetinin inmesi için ne yapmamız gerekir? -Birbirimize rahmet etmemiz ve birbirimizi sevmemiz gerekir. Birbirimize ikram edip bu sevgimizi, rahmetimizi ispatlamamız gerekir. O zaman görürüz ki ne kavga, ne gürültü, ne savaş, ne küfür, ne de hakaret kalır. İmanımızı da ispatlamış oluruz.

Ne diyoruz? -Barış süreci… Sevgiyi aramıza koymadıkça barış olmaz. Nasıl bir barış olur? -Sadece taraflar susmuş, kinini yutmuş olur. Barış bu değildir.

Gerçek barış, Allah için sevdiğimizde, gönlümüz onunla barışık olduğunda, ona yardım etmeye çalıştığımızda ve onun için hayrı dilediğimizde olur. Barışın önce kendi gönlümüzde olması gerekir. İnşallah Diyar TV ile bu barış ortamını hep beraber bu şekilde sağlayacağız. Yoksa “el sıkışın barışın, tamam artık savaşmıyorsunuz, barış oldu” demek barışın sadece taklidi tarafıdır, görünen tarafıdır. Savaş içte devam eder, kin, nefret, haset devam eder. Eğer düşmanlık devam ederse orada barış olmamış demektir.

Barışın olabilmesi için insanın önce Allah ile rabbi ile kendisiyle barışması gerekir. Allah için diğer insanlarla barışık olması, onlara selam verip onlara selam olması, ihsan edip ikram etmesi gerekir. Kime göre? -Allah’a göre. İnsan kendini Allah’tan ayırıp “ben güzel yapıyorum, ben doğru yapıyorum” diyemez. İstediği kadar çaba, gayret sarf etsin doğruyu ve güzeli bulamaz.

Sen doğruyu görmedin, sen seni yaratan güzeli görmedin, onun güzelliğini görmedin, senin yapacağın güzellikten, merhametten ne çıkar! Sen kendine merhamet etmemiş, kendini Allah’ın rahmetinin içine koyamamış, kendine selam olamamışken başkasına nasıl selam olup barış olacaksın. Önce bir kendinle barış, rabbinle barış! Barış yaptığını zannetsen bile ne yapmış olursun? -Sadece dışarda bir sükûnet olur ve içerde her an patlayacak gibi olan savaş devam eder.

 
 


[1] Ali İmran /103, Enfal /63

[3]
[Tirmizi, 1924; Ebu Davud, 4941

[2]

[4] Müslim, îman 93-94. Ayrıca bk.Tirmizî, Et'ime 45, Kıyamet 56; İbni Mace, Mukaddime 9, Edeb 11

[5] Müslim, İman,  81

[6] Fatır /6, Yunus /25

Yorumlar
Yorum Yok
Yorum Yaz
Şimdi Gönder
Bize Ulaşın
Hakkımızda
Diyar tv

iletisim@soruvesorunlar.com

0312 336 70 48

Unutmayın;

"Cevabı olmayan hiçbir soru yoktur"

Muhammed Hüseyin (R.A)

Bu proje bir

soruvesorunlar.com 2015