X
Kaynak

Derviş, gassalin elindeki ölü gibi olma halini teslimiyetin hangi aşamasından sonra kazanır?
Genişlet
Tarih: 03 Aralık 2015
Kategori: İman
2,079 Kez İzlendi
1 Beğeni
Favorilere Ekle
Soru
Derviş, gassalin elindeki ölü gibi olma halini teslimiyetin hangi aşamasından sonra kazanır?
Sorunun Orijinali
DERVİŞ, GASSALIN ELİNDEKİ ÖLÜ GİBİ OLMA HALİNİ TESLİMİYETİN HANGİ AŞAMASINDA KAZANIR?
Cevap
+Büyüt-Küçült

Derviş, gassalın elindeki ölü gibi olma halini teslimiyetin hem başlangıç hem de son aşamasında kazanır. Dervişin, mürşidine karşı teslimiyeti olmazsa, ona itiraz ederse onunla yolu yürüyemez, nefsinin tezkiye edilmesine müsaade etmemiş olur. Bu teslimiyet hali bazen suistimal edilir, yanlış anlatılır. Sanki dervişin iradesi yokmuş gibi anlatılır. Oysaki mürid; irade eden, iradesini yapan demektir. Neyi irade eder? -Mürid, Allah’ı irade etmiş, tercihini de Allah’ın rızasını, dostluğunu kazanmaktan yana yapmıştır. Rabbini, kendini yok sayacak kadar irade etmiştir.

Aynı şekilde biri bir mürşidi kâmili kabul edince; “ben de onun gibi bir kul olmak istiyorum, onun kazandığını kazanmak istiyorum” deyip onu öyle kabul etmesi gerekir. “O, Allah’ın rızasını dostluğunu kazanmışsa ben de Allah’ın rızasını, dostluğunu kazanmak için onu mürşidim olarak kabul ediyorum. Beni rüştüme erdirsin, beni de büyütsün, olgunlaştırsın. Ben de Allah’a dost olayım, rızasını, dostluğunu, cemalini kazanayım” diye mürşidi kabul etmelidir. Böyle bir durumda eğer teslim olmazsa, teslimiyet göstermezse, ben biliyorum derse, bence derse ona tabi olmamış dolayısıyla onu kabul edememiş olur. Bu sadece mürşidi kâmil için geçerli değildir. Mürşidi olmayan hiç kimse yoktur, herkesin mürşidi vardır. Bir çocuğun mürşidi anası babasıdır. Onu büyütür, ona manevi şeyleri öğretir.

Çocuk büyüyünce, buluğa erince, kendi tercihini kendisi yaptığında kendine mutlaka bir ya da birçok mürşit seçer. Kimin gibi olmak istiyorsa, kimin yolunda yürümek istiyorsa, kimin kazandığını kazanmak istiyorsa onun mürşidi odur; ama eğer onun tercih ettiği Allah değilse, Allah’ın rızası değilse, Allah’a kul olmak, âbd olmak,  Hz. İnsan olmak değilse Allah onlara “delalette” dedi. Allah ayeti kerimede; “Allah’ın delalette bıraktığı kimseye veli olan mürşidi bulamazsın (Allah’a dost olan mürşidi bulamazsın)” [1]buyurur. Yani Allah’a veli olan mürşidi kabul etmeyenler, kendilerine dost olmayan, veli olmayan mürşit bulur ki o da Allah’ın beyanıyla delalette olmak demektir. Herhangi bir mürşide tabi olmuş bir de bakıyorsun ki başkalarını eleştiriyor. Peki, senin mürşidin kim? Sen kimin gibi olmak istiyorsan senin de mürşidin odur.

Önden gelenler mutlaka arkalarından bir iz bırakmışlardır. Önden gelen; Hz. Âdem’dir, ilk insan, ilk peygamberdir. Allah, önden yürüyenler olarak bize peygamberlerini, güzellikle onlara tabi olanları, Allah yolunda hicret edenleri, ensarı bir de güzellikle onlara tabi olanları gösterir. Kişinin mürşidi veya tabi olduğu kişi veli olan mürşit değilse, Allah dostu değilse, Allah’ın nebisi, resulü değilse, peygamber varisi değilse bu durumda tabi olduğu mürşidi veya mürşitleri veli olan mürşit değildir. Dünyevi mürşit, nefsani mürşit, malı kazanma mürşidi, okulu kazanma mürşidi, mevki makam kazanma mürşidi olur; çünkü tercihini öyle yapmış, kulluğunu o yönde yapmıştır. Eğer kişinin tercihi Allah’ın rızası, dostluğu değilse bu durumda tercihi kendi nefsi olmuş, nefsini ilah edinmiş olur. Ona nefsinin arzu ettiğini, istediğini kim kazandırabilecekse, kimin yolunda yürüyünce nefsinin arzusunu, istediğini kazanacaksa ona tabi olur, ona teslim olur, onun yaptığı gibi yapar, o onun mürşidi olmuş olur. Dolayısıyla hem yolun başında hem de sonunda teslimiyetin tam olması gerekir.

 

 

 



[1]

Yorumlar
Yorum Yok
Yorum Yaz
Şimdi Gönder
Bize Ulaşın
Hakkımızda
Diyar tv

iletisim@soruvesorunlar.com

0312 336 70 48

Unutmayın;

"Cevabı olmayan hiçbir soru yoktur"

Muhammed Hüseyin (R.A)

Bu proje bir

soruvesorunlar.com 2015