Evet deccal vardır. Bununla beraber Resulullah (s.a.v) Efendimiz buyurdu; “Bütün peygamberler ümmetlerini deccalın şerrinden korunmaları için uyarmışlardır.”^[1] Deccal, risaletin karşılığı; yani tersi demektir. Hidayetin ve aydınlığın tersi olan karanlık demektir.

Aynı zamanda iblis başrollerde oynayandır. Deccal sadece bir şahıs, bir varlık veya bir mahlûk değildir. Deccalın işlerini hepimiz biliyoruz. Hz. Âdem’den beri vardır, kıyamete kadar da var olacaktır. Nasıl ki deccal varsa onun karşısında bir de hidayetçi ve hidayetçiler vardır. Hidayetçiler hidayete davet eder, peygambere tabi olmaya davet eder, Allah’ın vahyine davet eder.

Deccal de arkadaşlarıyla beraber; yani kendisine tabi olan, ona uyanlarla beraber Allah’tan başka bir tarafa davet eder. Her kim olursa olsun bizi Allah’tan başka bir tarafa davet ediyorsa o,  deccalin askeri, deccale hizmet ediyor demektir. Kim hidayete davet ediyorsa bu da peygamberden yana, Allah’tan yana tavır koymuş demektir.

Herkes kimden yana durduğuna bakmalıdır. Eğer kişi Allah’a davet ediyor, hidayete davet ediyor, ebedi hayatını kazanmaya davet ediyorsa; hidayetten ve hidayetçiden, Allah’ın resulünden, Allah’ın vahyinden yana durmuş, cennete davet ediyordur; ama eğer Allah’tan, cennetten ve resulünden başka tarafa davet ediyorsa o da deccale, şeytana, iblise hizmet ediyor, ona hizmetçi olmuş demektir.  

Deccalin karşısında her zaman hidayetçiler vardır. Bize düşen hangi tarafta durduğumuza bakıp onu anlamaktır.

Örneğin; herhangi bir TV kanalını seyrettiğimizde eğer izlediklerimiz bizi Allah’tan alıkoyuyorsa; yani namazdan, secdeden, Allah’ı zikirden alıkoyuyor, bizi ahirete değil de dünyalık şeylere, nefsin arzularına ve isteklerine çekiyor, cezbediyorsa bu durumda o deccalın işini, şeytanın işini yapmış olur. Bu durumda biz de deccalin peşine kapılmış gidiyoruz demektir.

 Aynı şekilde bir TV kanalından seyrettiklerimizle gönlümüz oradan da ahirete açılıyor ve muhabbet alıyorsak bu vesileyle oradan bir ayet, bir hadis; yani manevi bir şey öğreniyorsak o zaman da ahirete yaklaşıyoruz demektir.

 Hangisi hidayetten yanadır, hangisi deccalden yanadır bunu rahatlıkla görürüz. Deccali öyle sıradan bir şey olarak görmek doğru değildir.

Dünya hayatı baştan sona bir imtihandır. Bir yandan Allah davet ediyor, bir yandan da iblis davet ediyor, deccal davet ediyor, şeytanlar, şeytanlaşmış insanlar, farkında olmadan şeytana kul köle olmuş, âbd olmuş insanlar davet ediyor. Her neye bakarsak bakalım bunu unutmadan bakmak gerekiyor. Kişinin “acaba beni kim davet ediyor, onun davetine icabet ediyor muyum, etmiyor muyum” ya da “ben nereye davet ediyorum” deyip bakması gerekir. “Allah’ın resulüne, Allah’ın vahyine mi hizmetçi oluyorum, hizmet ediyorum yoksa farkında olmadan deccale, şeytana ve iblise mi hizmetçi oluyorum, hizmet ediyorum” deyip bakması gerekir.

Ahiret ve dünya hayatı şakaya gelmez. Herkesin kendi hayatını ciddiye alması gerekir. Kendini ciddiye alması gerekir. Rabbini ciddiye alması gerekir.