X
Kaynak

Çocuğun anne ve babasının sırrı olması ne demektir?
Genişlet
Tarih: 21 Aralık 2015
Kategori: İslam
9,557 Kez İzlendi
4 Beğeni
Favorilere Ekle
Soru
Çocuğun anne ve babasının sırrı olması ne demektir?
Sorunun Orijinali
ÇOCUĞUN, ANNE VE BABASININ SIRRI OLMASI NE DEMEKTİR?
Cevap
+Büyüt-Küçült

Eğer Allah dileseydi kulunu dünyaya göndermek istediğinde anaya babaya hiç ihtiyaç olmadan, tıpkı Salih (a.s.)’ın devesini taştan, kayadan çıkardığı gibi insanı da bir kayadan alıp gönderirdi; ama Allah kullarını insanlardan yaratıp dünyaya gönderiyorsa Allah’ın kulu üzerinde mutlaka başka bir muradı vardır. Hayatta her ne varsa hepsi kulun, rabbini bilip tanıması, Allah’a marifete sahip olması içindir.

Kulun, kendi üzerinden rabbini anlayıp tanıması gerekir. Bir anne, baba kendi evladına karşı nasıl rahmet ve merhamet sahibiyse bilmesi gerekir ki Allah’ın kuluna olan rahmeti, ananın, babanın merhameti ile kıyaslanmaz bile. Biri; sonsuz, baki olan, gerçek olan bir rahmet, öteki; yani kula ait olan ise fani, mecazi bir sevgi, mecazi bir rahmettir.

Böyle bakınca ana, baba neyi anlar?

Allah’ın kendisini ne kadar sevdiğini, nasıl rahmetle muamele ettiğini anlar. Orada dili kitlenir. Allah’ın rahmeti karşısında, Allah’ın kuluna olan muhabbeti karşısında dili kilitlenmelidir. Anne ve baba kendi üzerinden bunu anlamalıdır. Hiçbir ana, baba çocuğunun ateşe girmesini ister mi! Bu hiç mümkün müdür! Allah da kulu için bunu istemez. Bu durumda işin bir sırrının olması gerekir; yani Allah buradan bize mutlaka kendi üzerimizden bir şey anlatır.

Biz kendi çocuğumuzu ateşe atmayız, çocuğumuz için zahiri olarak en yüksek makamları isteriz, okusun, şuraya gelsin, bunu kazansın, bütün nimetlere sahip olsun der, hiç sıkıntı yaşamasın hatta dünya onun için cennet gibi olsun, kimse ona sorun sıkıntı yaşatmasın, hiçbir zahmet çekmesin isteriz.

Niye böyle isteriz? -Çünkü çocuğumuzu seviyor ve ona rahmet ediyoruz. Eğer bizim kendi çocuğumuza karşı rahmetimiz ve sevgimiz böyleyse Allah’ın bize karşı sevgisi ve rahmeti nasıldır onu buradan anlamak gerekir; yani bir damladan sonsuz bir deryayı anlamaya çalışmak gerekir. O zaman buradan ne çıkar, neyi anlamamız gerekir? –Allah, kuluna nasıl bir muamelede bulunursa bulunsun, bu onun sevgisinin ve rahmetinin sonucudur.

Eğer çocuğumuzu sabah erkenden tatlı uykusundan kaldırıp okula gönderiyorsak onu sevmediğimiz için veya rahatı bozulsun diye değil ileride kazansın diye yaparız. Bizim de hayata bakarken Allah bize nasıl bir muamelede bulunursa bulunsun o, bizim ebedi hayatımızın, Hz. İnsan olmamızın hesabını yapmıştır deyip öyle bakmamız gerekir.  Allah’ı rahman ve rahim olarak tanımazsak rabbimizi tanımamış ve anlamamış oluruz; çünkü Allah, kendini rahman ve rahim olarak tanıttı.

Çocuk, anne ve babanın sırrıdır dedik. Kul hangi haldeyse çocuğunun da o halde olmasını ister. Kul neyi istiyorsa çocuğunun da onu kazanmasını ister. Bunun için gerekeni yapmaya çalışır. Mesela; biri çocuğuna “şu mesleği yapsın, şunu kazansın” diyorsa aslında o da onu istiyordu ve onun sırrı çocukta açığa çıkar veya biri; “çocuğum şöyle olsun, gayri meşru yolda biri olsun, insanlara zulmetsin” diyorsa bilelim ki o da öyledir.

Mesela; bir kadın çocuğunu yetiştirirken kendisi tamamen tesettürlü, örtülü biri olmasına rağmen çocuğuna tam tersini yapıyorsa bilelim ki o, onun içindeki bir şeydir, onun sırrıdır. Kendi sırrı, çocuğunun üzerinde açığa çıkmış olur.

Aynı şekilde biri çocuğunu Allah’a dost olsun diye yetiştirirse bilelim ki o,  Allah’a dost biridir. Biri çocuğuna dünyayı kazansın diye telkinde bulunursa diğer kapıları da kapatıp o konuda ona yardım etmeye çalışırsa, bilelim ki o da dünyaya tapan biridir. Sırrı dışarı çıkmıştır.

Eğer bir anne baba kendini ve içindeki sırrını bilmek isterse, çocuğuna yaptığı muameleye ve onu nasıl görmek istediğine bakmalıdır. İçi de gönlü de öyledir. Bununla beraber çocuk nasıl ananın babanın sırrı ise insan da Allah’ın sırrıdır... Sır, insanda açığa çıkar. Allah, insanda tecelli ettiği gibi hiçbir varlıkta tecelli etmemiştir. Aslında bütün varlığa tecelli etmiştir; ama insana bütünüyle, zatıyla, sıfatıyla tecelli etmiştir.

Bütün sır; yani Allah’ın sırrı insandadır. İnsanların o sırlara vakıf olabilmesi için kendini tanıması gerekir. Allah’ın sırrının ve güzelliğinin insanda açığa çıkması gerekir. Bunun için de onun kendini okumaya çalışması ve bu okumaya kendinden başlaması gerekir. Onun için kulun rabbini düşünürken, tefekkür ederken “beni yaratan rabbim” diye tefekkür etmesi gerekir. Eğer kul kendini anlarsa, tanırsa, kendi gönlündekini anlamaya başlarsa sır çözülür ve hakikat anlaşılır. Dolayısıyla insan nasıl Allah’ın sırrı ise Allah da insanın sırrıdır. Allah onda tecelli etmiştir. O sır açığa çıkınca çözülmüş olur.




Yorumlar
Yorum Yok
Yorum Yaz
Şimdi Gönder
Bize Ulaşın
Hakkımızda
Diyar tv

iletisim@soruvesorunlar.com

0312 336 70 48

Unutmayın;

"Cevabı olmayan hiçbir soru yoktur"

Muhammed Hüseyin (R.A)

Bu proje bir

soruvesorunlar.com 2015