Kâfirler cehenneme hayvan olarak gider; ama bu herhangi bir hayvanın suretini alacağı manasında değildir. Bir kâfir cehenneme hayvan olarak giderken o hayvanın hali sadece bir gölge gibi onun üzerinde görünmüş olur ve ona bakıldığında hangi hayvanın sıfatında olduğu da anlaşılır. Bununla beraber onun kim olduğu da bellidir. Arkadaşlarıyla beraber gittikleri için de hepsi birbirini tanır.
O azap onlara nimet olur demek doğru değildir; çünkü böyle söylemek ayete ters düşer. Eğer Allah ona azap dediyse o azaptır. Azap, her ne kadar tatmak olsa bile azap azaptır. Bununla beraber azap bir tane değildir, bir tek ateş azabı değildir. İç yakan azap vardır, insanlığını, rabbini kaybettiğinden dolayı rezil edici bir azap vardır, azim bir azap vardır, ateş azabı da vardır; yani orda bir hayat vardır, biri öyle gidip sadece ateşin içinde yanmıyor. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz cehennemi tarif ederken; “oradakiler birbirinin azabını seyrederler, birbirlerine hakaret ederler. Ya rabbi bizi yoldan çıkaranlar kimdir, her kimse, kime uymuşsak onları bize göster, ayaklarımızın altına alalım derler. Bunlar bizi yoldan çıkardı, bunlara iki kat azap ver derler” [1] buyurur. Bunu cehennemdekiler söyler. Allah bunu haber veriyor.
Bununla beraber Allah azap dediyse azaptır. Birinin insanlığını kaybetmesi, şerefini kaybetmesi, rabbini kaybetmesi bütün azaplardan daha ağır bir azaptır. Bunu böyle anlamak gerekir. Sonra cehennemden bir tat alırlar mı? -Onu Allah bilir; ama böyle bir şey görünmüyor; yani Allah böyle bir şeyi beyan etmemiştir. Zaten iman etmiş biri böyle bir kaybetmeyi nasıl göze alabilir, “eğer daha sonra orada azap nimete dönüşüyorsa bir şey olmaz, önemli değil diyebilir? O kişi artık rabbini, insanlığını kaybetmiştir ve azabın nimete dönüşmesi zaten yoktur dolayısıyla böyle bir şey düşünmek de şeytanın verdiği vesvesedir. Şeytan ona bu şekilde yanlış yapma, günah işleme, iman etmeme, rabbine itaat etmeme yolunu açmaya çalışır. Onun için böyle bahaneler üretir. “Cehenneme gidersen çıkarsın” ya da “hadi diyelim ki orada ebedi kalsan bile daha sonra o, nimete dönüşür” demek tamamen şeytanın tuzağına düşmektir. Böyle bir tuzaktan uzak durmak gerekir. İnsana düşen iman edip, rabbine âbd olmaya, kul olmaya çalışıp Hz. İnsan olmaya çalışmaktır.