Allah'ın sevmediği hali biz de sevemeyiz. Birinde sevmediğimiz hallerin olması onu da sevmediğimiz manasına gelmez. Onu seviyoruz; ama onun o sevilmeyen halini sevmiyoruz. Bunun için de o halden kurtulsun diye kardeşimize yardım etmeye, destek olmaya çalışmamız gerekir. Eğer bunu böyle yaparsak hem onu sevmiş hem de ona yardım etmiş oluruz. Onu sevmemiz gerekir; ama onun o kötü halini, yanlış halini sevmememiz, onu o halle vasıflandırmamamız gerekir. Herkesin hatası, kusuru, yanlışı olabilir. ,
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadisi şerifinde; "birinin bir yanlışını gördüğünüzde kendi yanlışınıza bakın. Eğer kendi yanlışlarınıza bakarsanız onun yanlışını göremezsiniz"[1] buyurur. Bu durumda bizim öncelikle kendi yanlışlarımıza bakmamız gerekir. "Bu böyle yanlış yaptı, hiç kimse bilmeyebilir; ama benim de böyle bir yanlışım var. Bu açığa çıkarsa bu yanlış onun yanlışından daha beterdir" dememiz gerekir. “Benim yanlışım Allah ile arama giriyor, bunun da yanlışı Allah ile arasına giriyor. Benim kardeşime yardım etmem lazım” dememiz gerekir. Böyle yaptığımızda hem ona yardım etmiş oluruz hem de kendi yanlışımızdan kurtulmak için kendimize yardım etmiş oluyoruz ki o zaman Allah’ın yardımı bize gelir; çünkü biz Allah’ın kullarına yardım edince Allah’ın yardımını alırız. Yoksa "bu yanlış yapıyor, bunu sevmeyelim" demek doğru değildir. Onun için hiçbir şey yapamıyorsak bile yanlışını yüzüne vurmadan, eleştirip çekiştirmeden en azından ona dua etmemiz gerekir. "ya rabbi hem onu hem de bizi yanlışlarımızdan kurtar, bize yardım et" diye dua etmemiz gerekir.