X
Kaynak

Bakara suresi 184.Ayet'i bize açıklar mısınız?
Genişlet
Tarih: 01 Ekim 2015
Kategori: İman
2,124 Kez İzlendi
2 Beğeni
Favorilere Ekle
Soru
Bakara suresi 184.Ayet'i bize açıklar mısınız?
Sorunun Orijinali
BAKARA SURESİ’NİN 184. AYETİNİ AÇIKLAR MISINIZ?
Cevap
+Büyüt-Küçült

Allah Bakara Suresi 184. Ayet’te oruçla ilgili olarak; “geçmiş ümmetlere oruç nasıl farz kılındıysa size de öyle farz kılındı. Oruç ayına ulaştığınızda ramazan ayına ulaştığınızda onda oruç tutun. Eğer hastaysanız veya yolcuysanız seferdeyseniz tutamadığınız günler sayısınca orucu tamamlayın. Allah sizin için zorluk dilemez kolaylık diler” buyurur.

Ayetin devamında; “eğer orucu tutamıyorsanız bu durumda bir fakiri sabah akşam doyuracak kadar bir fitre vermeniz gerekir; ama bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır”[1] buyurur; yani ikisini beraber yapabilirsiniz. Hem oruç tutsanız hem de fitre verseniz, kendiniz için fazladan ne kadar hayır yaparsanız Allah onu kabul eder.

Eğer Allah bize zorluk dilemediği halde biz ille de kendimize zorluk dilersek Allah’ın bizim için dilediğini dilememiş oluruz. Mesela; bazı hasta ve yaşlı kimseler oruç tutabilecek güçleri olmadığı halde oruç onlarda meleke haline geldiği için tutamayınca üzülüyor, bunu sorun, sıkıntı yaparlar. Doktor; “oruç tutamazsın, tutmaman gerekir, tutarsan sonra zarar görürsün, rahatsız olursun” dediği halde oruç tutmak için çaba ve gayret sarf ederler. Eğer kişi böyle yaparsa yanlış yapmış olur. Allah’ın kendisi için tanıdığı kolaylığı kendisine tanımamış olur. Dolayısıyla rabbine de ters düşmüş olur.

Tutunca ne olur? -Rahatsız olur ve diğer ibadetlerini yapamaz. Aynı zamanda başkalarına yük olur, sıkıntı olur, sorun olur; yani tuttuğu oruç ona biraz fayda vermişse en az on kat da zarar vermiş olur. Aynı şekilde kendi etrafına da zarar vermiş olur. Onun için Allah bir kolaylık hakkı tanımışsa onu kullanması gerekir; çünkü onun için hayır olan odur. Bu durumda fitresini vermesi gerekir. Eğer fitresini veremezse zaten Allah onu yapamayacağı, gücünün yetmediği bir şeyden sorumlu tutmaz. Allah, ayetin devamında; “Allah (Ramazan ayında) içinde hakkı batıldan ayıran, doğruyu yanlıştan ayıran, güzelliği çirkinlikten ayıran Furkan’ı indirmiştir”[2] buyurur. Ramazan ayı bu sebeple Kur’an ayıdır. Bu ayda Kur’an’ın okunması ve anlaşılması gerekir ki hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, imanı küfürden ayırabilelim.

Ramazan ayı boyunca yapmamız gereken şey Kur’an’ı öğrenmeye ve anlamaya çalışmaktır. Kur’an’ın manasını anlamaya çalışıp, ayetler üzerinde tefekkür etmektir. Oruç tutarken gücümüz nefsimize yettiği için bir yandan da nefsimizi kontrol etmiş oluruz. Allah bunun talimini bize oruçla yaptırır.

Bununla beraber nefis aç olunca o eğitimden geçerken Allah’ın vahyini anlamada aradan çekilmiş, boyun bükmüş, gönül kapıları açılmış olur. Onun için ayetleri okuyup ayetler üzerinden tefekkür etmek gerekir.

Allah nasip ederse ramazan ayı boyunca önce Arapçası sonra Türkçesi olmak üzere her gün Kur’an’dan bir cüz yayınlayacağız. Ramazan ayı içinde yeni çalışma yaptık. Kur’an’ın sadece mealini yayınladık; bazen yarım saat sürüyor, otuz üç dakika veya yirmi sekiz dakika sürüyor. Sadece mealini dinleyip dinletmemiz gerekir. O da günde bir cüzdür, yarım saatlik bir zamanımızı alır. Onu dinlediğimizde inşallah ramazan ayı sonunda rabbimizin muradını anlamaya çalışmış oluruz. Özetle vahyi anlamış oluruz. Arkadaşlar inşallah böyle yapmaya çalışır.

Oruç tutamayınca yapılması gereken şey nedir?

Oruç tutamayınca diğer vazifelerimizi, ibadetlerimizi yerine getirmemiz gerekir. Ramazan ayı; Kur’an ayıdır. Kur’an’a sarılıp onu öğrenmeye, ayetler üzerinde tefekkür edip onu hazmetmeye ve onu hayatımıza geçirmeye çalışmamız gerekir. Rabbimize yakın olmaya, rabbimizle konuşmaya çalışıp rabbimizin bize konuştuğunu dinlemeye çalışmamız, ramazan ayını böyle anlamamız gerekir.

Oruç sadece aç kalmaktan, zahiri olarak yemekten, içmekten kesilmekten ibaret değildir. Bir de manevi olarak oruç tutmak gerekir; yani gözümüzle, kulağımızla, dilimizle, elimizle, ayağımızla, gönlümüzle de oruç tutmamız gerekir.

Eğer biri rahatsızsa yemeye, içmeye devam etsin; ama gözüne, kulağına, diline, eline, ayağına, gönlüne de orucu tuttursun. Ramazan ayı Kur’an ayıdır, Kur’an’ın indiği aydır.

Kişi rahatsızlanıp oruç tutamadığında Kur’an’la haşır neşir olup Allah ile beraber olursa manevi olarak gönül orucunu tutmuş olur; çünkü zahiri olarak mazereti vardır. Sadece yeme ve içmeyi kesmiştir.

Nasıl ki biri doğru olmayan şeylerin konuşulduğu bir yerde konuşur orada bulunursa ve onu dinlemek zorunda kalması onun orucunu bozmuyorsa; aynı şekilde zahiri olarak oruç tutamadığımızda da o, manevi orucumuzu bozmaz; yani manevi orucumuzu tutmaya devam etmemiz ve gereğini yapmamız gerekir. Gönlümüzün de rahat olması gerekir, bundan sıkıntı duymamak gerekir. “Rabbim bu kolaylığı bana tanımıştır, rabbimin tanıdığı hakkı ben de kendime tanıyorum, rabbime itaat ediyor, ona uyuyorum” deyip bunu muhabbetle kabul etmek gerekir.

 


[1] Bakara/ 184
[2] Bakara/185

Yorumlar
Yorum Yok
Yorum Yaz
Şimdi Gönder
Bize Ulaşın
Hakkımızda
Diyar tv

iletisim@soruvesorunlar.com

0312 336 70 48

Unutmayın;

"Cevabı olmayan hiçbir soru yoktur"

Muhammed Hüseyin (R.A)

Bu proje bir

soruvesorunlar.com 2015