Resulullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadisi şerifinde; “her asırda Allah bir âlim gönderir, getirdiğim dini yeniler, tazeler"[1] buyurur. Her yüzyılda dediğine göre her asırda bu vardır, bu zamanda da vardır, kıyamete kadar da olacaktır. Asır sadece yüzyıl manasına gelmez. O gelen kişinin ömrüne göredir. O ne kadar yaşarsa o devir, o asır, o zaman dilimi onunla ölçülür. Her zaman dini yenileyen, tazeleyen, asli haline çeken ve bid’atlerden temizleyen biri vardır. Bununla beraber bu bir kişi değildir. O kişi bunu yaparken diğerleri de kendisine, bulunduğu mevkisine, makamına göre ona destek verir, yardımcı olur, onun söylediklerini söyler, düzeltmeye, temizlemeye asli haline getirmeye çalışırlar.
Âlim; Allah’tan haşyet duyandır. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in iki türlü ilmi vardır; biri zahiri, biri batınidir. Âlim, peygamber varisi hem manevi hem de zahiri varisi olan demektir. Biri sadece zahiri olarak bir bilgi edinmişse, bu bilgisi onda imana, marifete, ahlaka, amele dönüşmemişse zaten o kendisine faydası olmayan biridir; ama bu bilgi onda imana, marifete, ahlaka ve amele dönüşmüşse bu durumda o, ilmi kadar, marifeti kadar peygamber varisidir. Bütün mü’minler peygamber varisidir; ama her biri kendi marifetine, ilmine, imanına, Allah'a karşı olan haşyetine göredir. Parça parça da olsa bütün mü'minler bu veraseti temsil eder. Bununla beraber bir âlim işi olduğu gibi düzeltir, asli konumuna getirir.