Allah ayeti kerimede; ...velyu’minû bî…[1] “benimle bana iman etsinler” buyurur. Buradaki be harfi beraberliği, Allah ile beraberliği ifade eder. “Bismillah” ayetinde olduğu gibi be harfi burada da Allah’ın ismiyle, Allah’ın ismine anlamını katmıştır. Allah’tan bağımsız olarak Allah'a iman; Allah'ı bilmeden, anlamadan, kendini bilmeden, anlamadan, “ben Allah'tan bağımsız başka bir varlığım, onun için benim ona iman etmen lazım” demek olur ki haşa böyle bir şey düşünülemez.
Bütün varlık, Allah'ın tecellisi sonucu meydana gelip Hayy ve Kayyum isimleri ile varlıkta durur. Allah bütün varlığı her anda yaratıp yok eder ve bir daha yaratır. Buna peş peşe o kadar hızlı tecelli eder ki biz onu orda hep varlık olarak görürüz. Işık hızı gibi, ışık boşlukta saniyede yaklaşık üç yüz bin kilometrelik hızla yayılır. Dalgalar peş peşe çok hızlı geldiği için biz burayı hep aydınlık görürüz. Nasıl ki tüm varlık Allah ile varsa kendimizi de Allah ile bilmeliyiz. “Ben de Allah ile varım, Allah bana ruhundan nefhetmiş, bedenim de onun tecellisindendir. Onunla, Hayy ve Kayyum isimleriyle varlıkta duruyorum” diye baktığımızda Allah ile Allah'a iman ederiz. Allah nasıl iman etmemizi emrediyorsa öyle iman ederiz. Biz Allah’a aitiz, kendimizi ona ait görmeliyiz. Aksi halde benliğimiz Allah ile aramıza girer. Kendimizi Allah'tan bağımsız bir varlık olarak görürüz. Bu iman, iman olmaz. Bu yalnızca taklidi iman olur. Allah'tan yalnız cenneti isteriz. Hatta mümkünse hiçbir zahmete katlanmayayım, Allah bana ihsan etsin, ikram etsin deriz. Bu, Allah ile Allah’a iman değildir. Bu iman marifetsiz, kuru bilgiye, zanna dayanan bir imandır.
Allah ile Allah’a imanda ise kul kendini yalnız Allah’a ait görür. Kendini bütünüyle Allah’a ait gören kimseye Allah nasıl iman etmesi gerektiğini beyan eder, vahyeder. Allah’a ona emrettiği gibi bilgiye hikmete, marifete dayanan bir iman ile iman eder. Marifetle iman; Allah'ı bilmekle kendini bilmektir. Hakiki iman; Allah'ı kendinden, canından nefsinden, her şeyden çok sevmektir. Onun için Allah ayeti kerimede; “benimle bana iman edin” buyurur. Kul kendini Allah ile bilince, Allah ile tanıyınca, Allah ile varlıkta durduğunu, Allah'ın onu yarattığını, hakikatinin Allah'a ait olduğunu bilip, Allah'a iman edince Allah ile Allah'a iman etmiş, Allah'ın kendisindeki tecellisiyle, kendisine nefhettiği ruhla Allah’a iman etmiş ve böylece Allah ile Allah'a iman etmiş olur.