X
Kaynak

Ailemizle ramazan ayını Allah'ın istediği bir şekilde nasıl yaşayabiliriz?
Genişlet
Tarih: 28 Eylül 2015
Kategori: İslam
1,795 Kez İzlendi
2 Beğeni
Favorilere Ekle
Soru
Ailemizle ramazan ayını Allah'ın istediği bir şekilde nasıl yaşayabiliriz?
Sorunun Orijinali
AİLEMİZLE BERABER RAMAZAN AYINI ALLAH’IN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE NASIL YAŞAYABİLİRİZ?
Cevap
+Büyüt-Küçült

Ramazan ayı geldiğinde bütün kardeşlerimizin; “ben bir ayımı Allah’a adıyorum, bu ay Allah için olsun, bu ayda sadece kulluğumu düşünüyorum, sadece rabbime yaklaşmak, yakın olmak istiyorum" deyip böyle yapmaya çalışması gerekir.

Allah ramazan ayında kulun yaptığı amellere karşılık bire bin ikram eder. Kadir gecesi ise bire otuz bin verir. Bu hesabı bütün aya yaydığımızda bire bin ikram eder; yani kul bir yapar Allah bire bin ihsan eder. Diğer zamanlarda en az bire on verir; ama ramazan ayında en az olan bire on, bire bin olmuş olur.

Kazanmak istiyorsak ramazan ayını Allah’ a has kılmamız gerekir.  Çalışan kardeşlerimizin de bu ayda izin kullanmaları doğru olur. Öyle ki ibadetle, tefekkürle, Kur’an’la, iyilik yapmakla, fakire, fukaraya yardım etmeye çalışmakla, hem zahiri hem de manevi olarak ikram etmekle meşgul olsunlar.

Eğer çalışırlarsa da iş yerinde ramazanın o güzelliğini üzerlerinde gösterip o muhabbeti, o nuru üzerlerinde saçmaya çalışmaları gerekir. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz hadisi şerifinde; “biri oruçluyken bir saldırıya uğrarsa, ‘ben oruçluyum’ deyip üç adım geri atsın”[1] buyurur. Yani bir münakaşaya dâhil olmasın. Münakaşa etmesin, kavgadan, tartışmadan uzak dursun. Geriye doğru üç adım atıp “ben oruçluyum” deyip bunu üç sefer tekrarlasın.

Oruçlu kişinin, münakaşa edenlere karşı kardeşliğini ve muhabbetini göstermesi gerekir. Onun için ramazan ayı; Kur’an ayı, muhabbet ayı, Allah’ a muhabbet, Allah ile muhabbet, insanlarla, kardeşlerimizle ve ailemizle muhabbet ayıdır.

Özellikle; ramazan ayında yemeği düşünmek doğru değildir. Aşkı, muhabbeti, ebedi hayatı, ahireti kazanmayı düşünmemiz, birbirimize gönlümüzdeki hoşgörüyü ikram etmemiz gerekir. Yoksa eve gittiğimizde evdekilere; “niye şu yemeği yapmadın, niye bunu yapmadın” dersek oruç tutmamış oluruz. Oruçla hiç alakamız yok demektir.

Mesela bakıyoruz kimisi; “ben oruçluyum da onun için sinirliyim” der. Oruç tutma! Sen oruçluyken sinirleniyorsan, sinirliysen kesinlikle oruç tutma! Senin oruçla bir alakan yok! Bu oruç değildir! Yemediğin, içmediğin için nefsin sana isyan ediyor ve sen de ona katılıyorsun demektir. Nefsine tâbi oluyorsun; oysaki nefsinin sana tâbi olması gerekirdi. Senin nefsine hükmetmen gerekirdi, oruç budur! Kardeşlerimizin böyle niyet etmesi gerekir. Ameller niyete göredir. Niyet düzgün değilse amel de, ibadet de kabul görmez.

Biri namaz kılarken öğle vakti namazını ikindi namazı diye kılarsa olur mu? -Olmaz. Niyet kişinin gönlünden olmalı. Kişi eğer diliyle “ben ikindiyi kılıyorum” dese; ama gönlünde öğle namazını kılmak istese o kişi öğle namazını kılmış, gönlündeki niyet kabul görmüş olur.

Oruca niyet ederken de doğru niyet etmek gerekir. Bir defa niyet etmek yeterlidir. Bununla beraber “ben yarın oruç tutmaya niyet ettim” demek niyet değildir; çünkü bu, niyetin sadece zahiri tarafıdır. Kişinin gönlündeki niyet önemlidir.

Aynı şekilde namaz kılarken de “ben namaz kılmaya niyet ettim” demek zahiri bir niyettir. “Ben miraca çıkmaya niyet ettim, rabbimin huzuruna çıkmaya, rabbimle başbaşa olmaya niyet ettim. Rabbime kulluğumu, muhabbetimi, imanımı arz etmeye niyet ettim. Ya rabbi seni seviyorum. Ben senin kulunum, sen benim rabbimsin. Huzurunda başımı secdeye koyuyorum” deyip niyet edersek namazın içi dolar ve manevi niyetimiz de olmuş olur.

Oruçtaki niyet de böyledir. Oruç tutarken başlangıç itibarıyla hemen bir niyet etmemiz gerekir.

 

Nasıl niyet etmemiz gerekir?

“Bir ay boyunca ramazan orucunu tutmaya niyet ettim. Ya rabbi biliyorum ki sen emrettin. İmsaktan iftara kadar yeme, içme, yanlış yapma dedin. Dilini, gözünü, gönlünü, kulağını, elini, ayağını koru, muhafaza et dedin. Ben de bunu yapmaya ve orucu tutmaya niyet ettim. İş bana kalırsa, benim nefsime kalırsa, arzularıma, isteklerime kalırsa sen biliyorsun ki benim arzum yemek, içmektir; ama sen imsaktan, iftara kadar yeme, içme dediğin için ben senin emrini kendi nefsimin arzularından, bedenimin arzularından, isteklerinden daha çok seviyorum. Benim arzum yemek, içmek olsa da senin emrini kendi arzumdan daha çok seviyorum; çünkü ben seni seviyorum. Senin benim için sevdiğini seviyorum” deyip niyet etmek gerekir. İşte böyle bir niyet oruca niyettir. Gerçek bir oruca niyettir. İmanımızı ispatlamaya niyettir. Rabbimizin emrini kendi arzumuzdan, isteğimizden daha çok sevdiğimizi ortaya koymaya, ispatlamaya niyettir.

Diyelim ki biri oruç tutmuş; ama evde sorun, sıkıntı çıkarmış. o halde oruç tutma arkadaş! Bu durumda sen zaten oruç tutmamışsın. Tam tersine bir de zulmediyorsun. Orucun sana zulmettiriyorsa, bu nasıl oruç olur, bu oruç olmaz! Bu, Allah’a itaat ettiğini, nefsine hâkim olduğunu göstermez. Tam tersine sen nefsine esir olmuşsun, hâkim olmamışsın. Hani oruç tutmuştun, hani nefsine hâkim olmuştun, hani Allah’ın emrini kendi arzundan, isteğinden daha çok sevmiştin! Şimdi kendi arzun için, nefsin için neden kızıyorsun, neden huzursuzluk çıkarıyorsun!

Ramazan ayında mutlaka evimizde huzur olmalıdır. Yediğimiz, içtiğimiz her ne olursa olsun önce gönül huzuru olmalıdır. Ramazan ayı, rabbimize kulluğumuzu, imanımızı ve rabbimizi her şeyden çok, nefsimizden, arzularımızdan, isteklerimizden, yemekten, içmekten daha çok sevdiğimizi ispatlama zamanıdır. Bunu ispatlamaya çalışırken birbirimize rahmet olmamız, ikram etmemiz, birbirimize Allah’a kul olma, ibadet etme, itaat etme, tefekkür etme imkanını sağlamaya çalışmamız gerekir. Bunu yaparken karşımızdakiyle beraber biz de kazanmış oluruz; ama karşımızdakine sıkıntı verirsek, ibadet yapmaya çalışırken sorun çıkarırsak bu durumda oruç tutmadığımız gibi oruç tutmaya çalışanlara da eziyet etmiş, zulmetmiş, haksızlık etmiş oluruz. Onlara da mani olmuş oluruz. Rahmetin içine girmek yerine kendimizi Allah’ın gazabına atmış oluruz. Kardeşlerimizin buna çok dikkat etmeleri gerekir. Birbirimize müsaade etmemiz, karşımızdaki kazansın diye onun için fedakârlık yapmamız gerekir. İnşallah hep beraber böyle yapmaya çalışırız.



[1] Camiu’s-Sağir

Yorumlar
Yorum Yok
Yorum Yaz
Şimdi Gönder
Bize Ulaşın
Hakkımızda
Diyar tv

iletisim@soruvesorunlar.com

0312 336 70 48

Unutmayın;

"Cevabı olmayan hiçbir soru yoktur"

Muhammed Hüseyin (R.A)

Bu proje bir

soruvesorunlar.com 2015